Araç değer kaybı taleplerinde, öncelikle, kazanın çift taraflı olması gerekir. Çift taraflı bir trafik kazasında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı, gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan Karayolları Trafik Kanunu gereğince;
- Zarar veren sürücü,
- Aracın işleteni,
- Varsa bağlı olduğu teşebbüsün sahibi,
müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Bunun yanı sıra;
- Zorunlu mali mesuliyet sigortacısı,
- Aşan kısım yönünden eğer var ise ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı da sorumlu olur.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. Maddesine göre; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, burada kabul edilen sorumluluk, tehlike esasına dayalı kusursuz halidir. Bu kapsamda, sorumluluk kusura dayanmadığından, işletenle araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi veya eylemlerinden sorumlu oldukları kimseler, hiçbir kusurları bulunmasa dahi ortaya çıkan zararlardan sorumlu olacaklardır.
Araç Değer Kaybı Bedeli Nasıl Talep Edilebilir?
Trafik Sigortası Genel Şartları kapsamında değer kaybı başvurusunda bulunabilmek için şu şartların varlığı aranmaktadır:
İlk olarak kazaya karışan aracın pert olmaması gerekir.
İkinci olarak ise, trafik kazasında kusurun tamamının araç değer kaybı talebinde bulunan kişide olmaması gerekmektedir.
Kaza sonucu araçta bir hasar meydana gelmesi ve bu hasarın onarılması gerekmektedir.
Son olarak ise, parçaların daha önce bir kaza nedeni ile onarılmamış olması gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m.97’ye göre; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.”
Söz konusu kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, öncelikle ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmak ve yukarıda yer alan şartları da sağlaması koşuyla, zorunlu mali sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar “genel mahkemelerde” görülebileceği gibi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi gereğince “tahkim” yolu ile de çözümlenebilir.
Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvuru Nasıl Yapılır?
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile kurulmuş olan Sigorta Tahkim Komisyonu, üye sigorta kuruluşları ile sigorta ettiren veya sigortadan menfaat sağlayan kişiler arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkları, bağımsız sigorta hakemleri aracılığıyla adil, tarafsız ve hızlı bir şekilde çözmeyi amaçlamaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre; Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurabilmek için ilk olarak ilgili sigorta kuruluşuna başvurulması gereklidir. Sigorta kuruluşunun başvuruya cevaben gönderdiği nihai yazı, talebi karşılamadıysa veya sigorta kuruluşundan 15 iş günü (trafik sigortasında 15 gün) içinde yazılı bir cevap verilmediyse, kuruluştan alınan cevabi yazı ve iddianın ispatına yarayacak diğer belgelerle birlikte Komisyon’a başvurabilir.
Komisyon’a başvuru iki türlü yapılabilir. Bunlar şu şekildedir:
Posta yoluyla ya da
Şahsen yapılabilir.
Sigortacılıkta Tahkime ilişkin Yönetmeliğin 16’ncı maddesi uyarınca Komisyon’a başvuruların başvuru formu doldurularak yapılması zorunludur. Sadece ıslak imzalı başvuru formları kabul edilecek olup, faksla yapılan başvurular dikkate alınmayacaktır. Ayrıca mahkemeye, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca tahkime veya Tüketici Hakem Heyetine intikal etmiş uyuşmazlıklar hakkındaki başvurular da Komisyon tarafından değerlendirilmeyecektir. Sigorta Tahkim Kurulu’na yapılan başvuru olumlu sonuçlanırsa, bahsi geçen sigorta şirketi zarar ödemek zorunluluğu ile karşı karşıya kalacaktır.
Sigorta Tahkim Komisyonu’na Başvuru İçin Gerekli Belgeler
Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda aşağıdaki belgelerle başvurulması gerekmektedir:
Web sayfasından veya komisyondan temin edilerek eksiksiz olarak doldurulmuş ıslak imzalı başvuru formu,
Başvuru sahibi gerçek kişilerin geçerli bir kimlik belgesinin fotokopisi,
Başvuru ücretinin ödendiğine dair banka makbuz örneği,
Sigorta kuruluşunun başvuruyu kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandıran şirket yetkililerince imzalanmış nihai cevap yazısı veya başvuruyu yaptıktan sonra kuruluşun 15 iş günü (trafik sigortasında 15 gün) sonunda yazılı cevap vermediğinin ispatına yönelik belge,
Kuruluştan alınan cevabın neden karşılamadığının detaylarını içeren açıklamalar ile Komisyon başvurusunda ne talep edilmiş olduğunun açık ve somut olarak gösteren beyan (bu hususlar başvuru formunda da yer alabilir.)
Uyuşmazlık konusundaki haklılığı destekleyen diğer tüm belgelerin okunaklı birer sureti (mevcut ise sigorta sözleşmesinin bir sureti ile birlikte)
Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurunun ne kadar etkili bir şekilde sunulduğu değil, özü önemlidir. Komisyona yapılan başvurular ilke olarak dosya üzerinden değerlendirilmekte ancak gerekli görüldüğü takdirde duruşma yapılmaktadır. Bu nedenle haklılığı ispatlayacak bütün belgelerin Komisyon’a ulaştırılması, daha sağlıklı bir karar verilmesi bakımından önem arz etmektedir. Bu belgeleri genel itibariyle şu şekilde sıralamak mümkündür:
Kazanın gerçekleştiği anda tutulan kaza tutanağı,
Hasar tespit tutanağı,
Araçların kaza sonrası çekilen, özellikle hasarı gösteren fotoğrafları,
Aracın ekspertiz raporu,
Aracın ruhsatı vb. belgeler iddianın ispatı bakımından önem arz etmektedir.
Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvurular Nasıl Sonuçlandırılır?
Komisyona başvuru yapılmasının ardından ilgili başvuru, gerekli şartları taşıyıp taşımadığının tespiti bakımından ön incelemeye tabi tutulur. Yapılacak ön inceleme neticesinde Komisyon, başvurunun sigorta hakemleri tarafından esastan ele alınıp alınmayacağının kararını en geç 15 gün içinde verir. Eğer başvurunun hakemlerce incelenmesine karar verilirse başvuru derhal bağımsız sigorta hakemlerine iletilir ve Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir.
Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru sonrası sigorta hakemleri tarafından verilen 5.000 TL’ye kadar ki kararlar kesindir. 5.000 TL’den fazla 40.000 TL’den az meblağı içeren kararlar bakımından bir defaya mahsus olmak üzere komisyona itiraz edilebilir. 40.000 TL üstü meblağlara ilişkin itiraz üzerine verilen kararların temyiz edilmesi mümkündür.
Uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları, 5684 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin 16. fıkrası uyarınca Komisyon tarafından doğrudan taraflara tebliğ edilecek ve daha sonra saklanmak üzere yetkili mahkemeye gönderilecektir.
Araç Değer Kaybının Dava Yolu ile Talep Edilmesi Halinde Görevli ve Yetkili Mahkeme
Esas itibariyle, araç değer kaybı davaları TBK m. 49 vd. düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna dayanmaktadır. Bu kapsamda, öncelikle ilgili sigorta şirketine başvurmak şartıyla genel mahkemelerde dava açmak mümkündür. Ancak, araç değer kaybına ilişkin tazminat taleplerinde davacının tacir veya tüketici olması; davanın kazaya karışan diğer aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısına veya kasko sigortacısına açılması durumlarında hukuki ilişkiden kaynaklı olarak görev hususunda pek çok farklı ihtimal ortaya çıkmaktadır.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesidir. Ancak ilgili davanın sigorta şirketine karşı açılacak ise bu durumda görevli mahkeme 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.4 uyarınca Asliye Ticaret Mahkemeleri olmaktadır. Aynı şekilde hem davacının hem de davalının tacir olduğu durumlarda değer kaybına ilişkin olarak açılacak davalarda görevli mahkeme TTK m.4 uyarınca Asliye Ticaret Mahkemeleri olmaktadır.
Dolayısıyla, eğer karşı taraf tacir değilse ve sigorta şirketi olarak hasım gösterilmeyecekse davanın görüleceği görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Ancak dava hem sigorta şirketine hem de aracın sürücüsüne ya da aracın sahibine açılacaksa görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır.
Öte yandan, Yargıtay, yargı yerinin belirlenmesine ilişkin bir kararında ise; maddi hasarlı trafik kazasına karışan aracı yetkisiz servise yönlendiren ve orijinal parça kullanılmaması nedeniyle değer kaybına neden olan kasko şirketine karşı açılan davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna hükmetmektedir.
Değer kaybına ilişkin açılacak davalarda Genel yetkili mahkeme ise davalının ikamet ettiği yer mahkeme olmakla birlikte, değer kaybı davaları haksız fiil sorumluluğuna dayandığından HMK m.16 gereği; haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yer mahkemeleri de yetkilidir. Ancak buradaki yetkiler kesin yetki hali olmayıp seçimlik yetkilerdir. Dolayısıyla değer tespitine ilişkin dava açacak kişi bu mahkemelerden birini seçerek davasını orada açabilir.
Zamanaşımı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 72’ye göre; “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.”
Bu halde, araç değer kayıplarına ilişkin taleplerde zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl içerisinde zamanaşımına uğrar.